- çok yalnız
- арпа эчендә бер бодай
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
ucu bucağı olmamak (veya görünmemek) — çok geniş olmak Ucu bucağı görünmeyen okyanusların karanlık dalgaları üzerinde avare yüzen bir çöp gibi yalnız. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
teriñ — (yalnız su için) engin, geniş, derin, her derin ve çok şey III, 370 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
toz — is. 1) Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak Bu talihsiz taşra kentinde, yolun iki yanındaki yeşilleri tozdan yitmiş ağaçlara bakmak insanı daha bir yalnız kalmışlık duygusu içinde bırakıyor. R. N. Güntekin 2) Çok küçük parçacıklara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEEMMÜL — İyice, etraflıca düşünmek. Derin derin düşünmek.(Evet, aklı bozulmayan bir şahıs, teemmülü neticesinde anlar ki: Meselâ: Bal arısını pek çok şeylere fihriste yapan ve kitab ı kâinatın ekser mesâilini insanın mahiyetinde yazan ve incir nüvesinde… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Turkish vocabulary — This article is a companion to Turkish grammar and contains some information that might be considered grammatical. The purpose of this article is mainly to show the use of some of the yapım ekleri structural suffixes of the Turkish language, as… … Wikipedia
Liste von Kanal-D-Sendungen — Die Liste von Kanal D Sendungen ist eine unvollständige Zusammenstellung laufender und eingestellter Formate des türkischen Privatfernsehsenders Kanal D. (Stand: März 2011) Inhaltsverzeichnis 1 Sendungen im Programm 1.1 Eigenproduktion 1.2… … Deutsch Wikipedia
ancak — zf. 1) Yalnızca anlamında, sınırlama anlatan bir söz Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. O. C. Kaygılı 2) Olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koskocaman — sf. 1) Çok büyük, çok iri, muazzam O sıralarda insana hayret verecek kadar koskocaman ve sapsarı bir ay fırladı. Halikarnas Balıkçısı 2) Geniş, büyük, kalabalık Size bu koskocaman şehirde yalnız, yapayalnız olduğunu söyler. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
skif — is., den., İng. skiff İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve çok dar yarış kayığı … Çağatay Osmanlı Sözlük